Ağustos 25, 2009

alemler

Uykuya dalmadan hemen önce başka insanların seslerini duyarım bazen. Tanımadığım insanlar çoğunlukla. Fısıldaşırlar.. Herşey çok sessiz olmalı o anlarda. İçinde kaç kişi yaşıyorsan artık, hepsi susmalı. Yoksa duymak zor zanaat. Bir yükseliştir bu. Birine yükselmek gibi, bir yemeğe ya da sonsuz denize yükselmek gibi aynı. Ruhunun katman değiştirirken atmosferde yanmasıdır. Tümüyle kutlu birşey.. Saklı bir ayin, bir davet.. neydi o sevdiğim deyim;**büyülü gerçekçilik!!
Bu büyü korkutmaz seni.. ne sesler, ne söylenenler.. uyumadan önce mutlu olurum işte göreceklerimin heyecanından. Sıkılganlıkların baş ilacı! Gel bildiğin gibi..
Bazen ardı arkası kesilmeyen görüntüler gelmeye başlar. Yanlış olmasın, hiç öyle bağlantılı değiller birbirleriyle..?.. Saçma! Üst beyin mantığına uygun görünmeyebilirler, diyelim. Beyin kutusu bize nelerle mesaj verir de, zavallı korteksimiz dev sanır acizâne aklını ve burun kıvırır bilinciyle. O noktada uyku yetişir işte; sevgili katalizör! Bir doz da bilinçsizlik.. tamam canım, karıştırabilirsin sonsuzluk iksirini!
Çocukken başlamıştım bu oyunları oynamaya.. seyredemediğim çizgifilmler belirmeye başladı önce uyku perdelerinde. Sıkıldığım için pilavın beyazından, pembesini koyuyordum tabağıma . Clementine’i daha tanımıyodum o zamanlar ama yürüyemesem de yürümeye başlardım herhal rüyalarımda. Dünyanın en harika oyuncağı legolarla bütün gün yaptığım yap-boz evlerin içinde olma dürtüsüyle, giyince tepetaklak bile yürünebilineceğine inandığım ayakkabılar izdivaç edince, ben renkli duvarlarda ine çıka ilerlerdim..
Ne oldu da uçmayı unuttuk rüyalarda? Kiminle konuşsam, çocukken rüyasında uçabiliyormuş, sonra kesilmiş ardı. Hmm, biryerlerde bi karadelik olmalı! Çeşitli teknikleri kendilerine yol edip, büyük adımlarla zıplayıp, hoplayıp sonra uçuşa geçenleri sahnenin diğer tarafına alıyoruz, bundan bahsetmiyorum zira. Şakkadanak hop uçuvermekten bahsediyorum. Kanatlarımız kırıldı büyürken bir yerlerde.. “Hey now all you children! Leave your lights on! You better leave your lights on!” ki; sizden feyz alalım..
Bu beklentiler beynime bir takım mutluluk hormonları salgılatıyor işte.. bu aralar kapıma pek uğramıyor rüyadan hatıralar. İlla ki geliyorlardır ama, parmak uçlarında geçiyor ya ziyaretleri, güceniyorum.. yine çevremdekileri delirtmek istyorum “saçma sapan”(!?!) ve heyecanlı rüyalarımla.. bi istiare, durumu kotarır mı? .. ;)
Ben biterim, bu konu bitmez. Arada gönderirim birkaç rüya, idare edin..
ve tabii ki **Sonsuz sevgiler Nazlı Eray..

görsel1:Lisa Yarost & görsel2: Ryan Allen

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder