Ağustos 28, 2009

"Su'ydum ben geçiyordum.."

Her insanın kendi mitologyası vardır. Bu da bu kurulu dünya değildir. Yarattığı dünyadır. Yazmak bu yüzden bilinmeyene açılmak demektir. Sevdiğim yerleri düşündüğümde, odaların, kitapların, masaların dışına pek taşmıyor bu. Her zaman başımı alıp çıksam, oralara da kendimi götürdüğümden olacak, kendimi yine odalarla, kitaplarla çevrili buluyorum.Manzara sanki beni ilgilendirmemiştir. Herşey beni ilk anda korkunç ilgilendirir, ama sonra sevdiğimi, bağlandığımı sandığım manzaraya arkamı dönüveririm.Bu yüzden dünyada benim kadar manzarayı kolay eskiten biri olamaz sanırım.Aradığım, vazgeçemediğim birşey varsa, o da bir avuç gökyüzüdür! Onu nerede bulursam, oraya ısınıveririm, severim orasını.Büyük keyiflerim olmadı benim. Her yere, her şeye yazılacak birşey diye baktım.Bu yüzden sevdiğim yerleri düşündüğümde, büyük, küçük odaların masa başları geliyor aklıma.Hep uzun, küçük masaları sevdim. Onların kıyısına kıvrılıp oturdum. Nerde, kurşunkalemlerim, dolmakalemlerim, uçlarım, çeşit çeşit renkli, renksiz kağıtlarım, pipolarım, tütünlerim, kitaplarım olmuşsa, oraları, yalnız oralarını sevdim.

Elbet ben de herkes gibi sokakları, kahveleri, kırları görmek için çıktım. Bu bir şiiri bitirdiğim zamana rastlarsa, kentlerin en kalabalık yerlerine koşarım, insanların arasına en çok o zaman koşmak isterim. Bir şiir yürümüyorsa, o zaman tenha yerleri seçerim; boş bir kahvede, meyhanede, lokantada oturamadığım halde, böyle bir durumda birden kimsesiz yerler, masalar ararım. Bu yerlerin de hep ikinci, üçüncü sınıf yerler olmasını isterim. Kendimi en çok oralarda rahatlamış duyarım.

Evde en çok sevdiğim yer, evin iç avlusudur. Hiçbir şey görünmez oradan, ama tavanım gökyüzüdür. Yerimden kımıldasam denizi görürüm, ama ben onu görmem. Denizi ancak içindeyken severim, bakmam ona. Bir yaprağı, bir taş parçasını, bir su birikintisini rahatça yeğleyebilirim ona. Aslında kendini tanımak için yazar her yazar. Kendi tarihini, kendi coğrafyasını kurmak için. Bunun için seçtiğim yerler, beni yansıttıkları ölçüde vardır. Benim coğrafyamdır onlar. Burada (Halikarnassos'ta), kentin dışında Yokuşbaşı'nda bir köy kahvesi vardır, köylüler, orman koruyucuları, bekçilerdir müşterileri. Oraya giderim, orada kendimden çıkmış gibi olurum.

İstanbul'da en sevdiğim yer Cumhuriyet Meyhanesi'dir. Ama benim asıl arkadaşım İstanbul'dur, onu yerlerle bölmek istemem. Aslında küçük bir gökyüzünün olduğu her yer benim sevdiğim yerdir. 'Yaşadım ben, okudum' diyen J.Luis Borges gibi ben de: Ben bu dünyaya yazmak için baktım, demek isterim. Dünya beni doğrulamak içindir: Dünyaya öyle bakarım. Benim adıma çalışan bir yerdir çünkü dünya.Her gün onu yeniden kurarım.

Şair yarattığı yere dünya diye bakar.

İlhan Berk
Kült Kitap
"En Çok Sevdiğim Yerler mi?"
---------------------------------------------------------------------------------
''Yazmak mutsuzluktur, mutlu insan yazmaz
Bu yeryüzünü olduğu gibi görmeme engel olan
Ve bana bu yeryüzünü cehennem eden
Bu yazmak eyleminden kurtulduğum,
mutlu olduğum bir tek şey var:
Resim yapmak...''

İlhan Berk

ruhun şâd olsun..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder