Ağustos 29, 2009

Birinin yüzünü görmemeye nerede başlarsınız? ya sesini duymamaya? hadi ses ayrı dava, söylediklerini diyelim. kulaktaki bir nevi dönüştürücü kâh yansıtıp, kâh tüplü televizyon gibi çarpıtıp, kulaktan kulağanın son halkası yapıyorsa seni..
ne zaman başlamıştır bu var-sayım?

bu astigmat duygulanım..

2 yorum:

  1. Sayın kemiksiz :)

    Biz

    Kuşlar uçmak için doğmuş
    Kemiklerinin boş olmasından anlıyoruz
    Açık ve bilinen bir yönü yok insanların
    Onu biz yaratıyoruz.

    demiş özdemir asaf çünkü bu varsayımı başlatanlardan biriside kendisi :)kelimeleri yazıp kulağımıza fısıldamış zira :)

    Gözler kapatıldığında yüz görünmemeye başlar. :)

    Evladı insan şekilden kabuktan öze inmek isterse görmeyi bırakır yüz görmez , bu fazdan tezi insanın gözü kulakları olmuştur lakin göz bakar suret görür sadece , karşıdaki kişinin içidir artık o kişide görü olgusu..

    Meyvenin kabuğunu kırmıştır zira.
    Şekeri ağzına atmıştır artık

    Kişi kendi noksanın görmek gibi irfan olmaz ,

    ne vakit evladı insan herşeyi tam görüp , kendini noksan görür hep kendini muhasebeye başlar , işte ilk görü bu noktada başlar.

    Artık kişide ki görü göz değil kulak olduğundan her dilden çıkandan nem kapıp bir hatamı ettim kusurmu ettim diye kişi hep kendini muhasebe eder..

    Bu noktada kişi zamanla kendi manasının büyüdüğünün farkına varmaz bir dem gelir ki içsel olarak özünün nekadar erişkin olduğunun farkına varır,bir bezirgan gelip onu sirkeler kendine gelmesi için , ve o fazdan tezi de ondaki görü olgusu olan söylenenleri , işittiklerini payelendirmeye başlar , o noktaya kadar sükut ederek özünün sırlarına agah olan kişi o demden sonra ;

    ***
    Suskunluğum asaletimdendir
    Her söz verilecek cevabım vardır ,
    Lakin söze bakarım ,sözmü diye.,
    Söyleyene bakarım adam mı diye

    Mevlana Celaleddin Rumi
    ***

    noktasına gelir ve artık kişi her evladı insanın söylediğini umursamaz zira artık o kabuğu kırmıştır tabiri caizse şeker ağzındadır artık , şekerin tadını almaktadır.

    mananın tadını aldığından , diğer insanlar ona ağzındaki şekeri istedikleri kadar tarif etsin o umursamaz çünkü şeker ağzındadır. İşte bu fazda da kişi söylenenleri işitmez olur ve yukarıda resmi olan muhterem insan neyzen tevfiğin çok güzel ifade ettiği ''Hiçin azabı muukaddesi '' ile mülaki olur. Hiçliği tadar dem be dem.

    He bunun akabinde mi ne olur ? bunun akabinde hani kulaktan kulağada ilk sözü bulup diğer kulağa söyleyen varya kişi o ilk sözü söyleyen olur diğer bütün insan evladı onun söylediklerini işittikleri kadar anlarlar..

    Malum kimi çayı şekersiz içer kimi tek şekerli kimi 2 kimiside 3 , ne kadar özlerine indilerse o kadar anlarlar o işittiklerinden.

    Bu hiçliği tadan ilk olan var ya bütün bu varsayımı o başlatmıştır ve o varsayım hiç bitmez hep kendini yenilemektedir 2009 yıldır bu seyran böyle süregeliyor :)

    YanıtlaSil
  2. Bir başka açıdan gönlüme gelende o dur ki ; Sevgi suistimal edildiğinde göz görmez olur , saygı tükendiğinde ise kulaklar duymamaya başlar.

    YanıtlaSil